tütün eksperi OLMAK
Tütün, dünyada ve ülkemizde (bir zamanlar) ekonomik ve sosyal etkileri nedeniyle önemli bir tarım ürünü olmakla beraber, aynı zamanda geniş kapsamlı bir sanayi ürünüdür. Bu öneme istinaden özellikle 80’li yıllarda çok yüksek puanlarla Anadolu’daki tıp fakültelerinin neredeyse tamamına girebilirken, eski üniversitelerdeki temel mühendislikleri elinin tersiyle iterek diğer meslektaşlarım gibi burslu olarak okuyacağım Tütün Eksperliği Yüksekokulunu tercih ettim.
Okulumuzun yüksek pencereli, depodan bozma sınıflarında ve bir erkek lisesi havasında Orman Fakültesinin ve İstanbul'daki diğer üniversitelerin çok kıymetli profesörlerinden dersler aldık. Prof. Selman Uslu, Hayri Bayraktar, Necmettin Çepel, Ertuğrul Acun, Tahsin Akalp, Torul Mol, Burhan Aytuğ, Muzaffer Selik ve ismini hatırlayamadığım nice kıymetli hocanın tedrisinden geçtik. Tütün kokan sınıflarda üreticinin alın terini objektif, bilimsel ve teknik kriterlere göre değerlendirmeyi öğrendik. Yine yapılacak bu değerlendirme işinde politikanın ve diğer etkenlerin müdahalesine kapalı olunması gerektiğini de. Profesörden ders dinlemek çok güzeldi. Keşke demeyi pek sevmem ama keşke bu hocalarımızı öğrenci mantığından sıyrılarak dinleyebilseydim. Çaycımız Naci Ağabeyimiz ile öğrenci işleri memuremiz sevgili Müjgan Abla'mızın da üzerimizde çok emekleri olmuştur. 1984 yılında girdiğim TEYO’dan 1988 yılında muhtemelen orta dereceyle mezun oldum.
Okulda, tütünün “tohumdan-dumana" kadar olan tüm bölümleriyle ilgili eğitimlerin yanında daha çok işletme mühendisi olarak yetiştirildik. Mesleki konularla beraber işletmeyle ilgili teknik ve idari konular yönünden işleyişin sağlanması ve sorunların en kısa, en ekonomik olarak çözülmesi yöntemlerini öğrendik.
Burslu olarak okuduğum için mezun olduktan 2–3 ay sonra işe başladım. Valiz elimde ülkemin dört bir yanında tütün tespiti, tesellümü, bakım-işleme ve alım işleri yaparak Evliya Çelebi misali dolaştık, çalıştık. Yeni yerler, yeni insanlar ve yeni kültürler tanıdık. Unutulmayan, unutulmayacak dostluklar, arkadaşlıklar kurduk. Tecrübeli meslektaşlarımızın yanında belki bir dönem stajyerlik yaptık.
İlk tütün bakmamı unutamam. Grup Başkanımız Şükrü Polat “yarın köye başlıyorsun” deyince, gecenin çoğunu uykusuz geçirmiştim. Yıl 1990 Sındırgı’nın Kürendere Köyü. Belki Sındırgı’ya 60 km. Ama virajlı Simav yolundan. İçinden dere akan, tahta köprülerle birbirine bağlanan mahallelerden meydana gelen köy çok güzel. Köylüler tütünlerini hazırlamış bekliyorlar. Bismillah deyip başladım. Bacaklarım titremeye başladı. Başımı kaldırdım, tütün sahibinin renginin bembeyaz olduğunu gördüm. Adam anlamıştı benim acemi bir eksper olduğumu. Bu titrek halim üç kapı devam etti. Sonra sakinledim. İkindi vaktine kadar tespit işini bitirdim. Rengi beyazlayan üreticinin ve diğer köylülerin tütünlerinin tesellümünde, herhangi bir mağduriyete sebep olmadığımı görünce rahatlamıştım. Yani insanların rengi yerindeydi.
Tütün eksperliği mesleği ve mesleğin tütüncülüğümüzdeki yeri yasal düzenlemelerle korunmuştur. Bundan daha önemlisi kamuoyu ve özellikle tütün üreticileri tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Örneğin, bir köye tütün tespitine gittiğinizde, tütüne bakmak için evde tütünlerin bulunduğu odaya varırsınız. Ancak tütünün olduğu odaya varıncaya kadar evin durumunu, evde yaşayan nine-dedeleri, çocukları, hastaları, varsa özürlü bireyleri görürsünüz. Kuzine sobanın üzerinde pişen akşam yemeğinin kokusunu duya duya tütünlere bakarsınız. Tütüncü gözünde eksper, hiçbir zaman herhangi bir daire memuru veya çalışanı olmamıştır. Bütün bu paylaşılanlar aradaki sevgi ve muhabbeti artırmıştır.
Tütün Eksperleri, Türk tütüncülüğünün kaderi ile mesleklerinin kaderini eş anlamlı saymışlardır. 1990’lı yıllarda zirve yapan, 2000’li yıllarda azalan bir trendle devam eden ve 2010 yılına gelindiğinde, Türk tütüncülüğünün can çekiştiği bir noktaya gelmesi, aslında mesleğin de can çekişmesi demekti. Tekel’de çalışanlar için artık gelinen bu noktada, sıradan bir kuruma geçmek üzere başka mühendislikler için istenmeyen referanslar tütün teknoloji mühendisleri için istenmekte.
Bu mesleği ancak kurumsal bir yapı içinde yapabiliyorsunuz. En büyük kurumsal yapı Tekel’di. Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızı da, daha iyi bir durumun beklemediğini düşünüyorum. Artık belli bir süre sonra, tütünle ilgili hiçbir iş yapmayacağız. Depolardaki tütün kokusunu özleyeceğiz. Ne mutlu ki bize, tütünün açıp-açmayacağını, su çürüğünü, fermantasyonu, değerlendirdiğimiz tütünlerin erkek veya dişi tütün olduğunu artık hiç düşünmeyeceğiz!!! Mayıs 2010